CodingBoard
Bağımlı
- Katılım
- 8 Nis 2022
- Mesajlar
- 57
- Tepki
- 0
Üretim yapmadığımız zamanlarda yaptığımız etkinliklerden birisi olan video oyunları oynamakla ilgili süre kaybı demek uygun mudur? Gelin bu mevzuyu beraber deşelim.
Ilk olarak video oyunları terimi üstüne daha net bir halde yaklaşabilmek mühim diyebiliriz. Yalnızca evlatların atari oynadığı seneler oldukça geride kaldı. Bugün torunu olan bir teyzenin mobil oyunlarla zaman geçirmesi de, kızı evlenecek bir amcanın strateji oyunlarında kafa patlatması da oldukça organik. Tüm bu açıklamalarla beraber, kendimize mühim olan sorulardan birisini de yönlendirmeliyiz. Devamlı üretken olmak mümkün müdür? Eğer her gün yataktan kalktığı anda yaratıcılığı zirvede bir halde üretken davranarak uyuyana kadar çalışan birisi var ise, helal olsun. Yorumlarda sırrını bizimle de paylaşırsa oldukça seviniriz. Onun haricinde kalanlarla yazımıza devam edelim.
Fazlaca yoğun bir imtihan döneminde olduğumuzu düşünelim, atlatana kadar “İyi çalıştım be!” diyebiliriz. Aynı durum işlerimiz, antrenmanlarımız de ilgilendiriyor. Sadece hayatımızın tamamını aynı stresi omuzlarımızda hissederek geçirme şansımız var mı? Bir noktada contaları patlatmak istemiyorsak, molalarımız olmalı. İşte oyunları bir de bu şekilde ele alalım olur mu?
Kimi insan molasında sıcak bir kahve içip manzaranın tadını çıkartmak ister, kimileriyse bir takım ya da film açıp karşısında pineklemeye bayılır. Bu ölçekte bakarsak bazılarımız da kitap okumaktan keyif alıyor ve bunu deneyim etmek istiyor olabiliriz. Normal olarak oyuncular da güzel hikâyeli bir oyunu deneyim etmek için işin ağırlığı üzerlerinden kalktığında kendilerini bilgisayarın ya da konsolun başına atabilir. Çeşitli etkinliklerle ‘zaman öldürmek’ hepimizin bir alışkanlığıyken oyun oynamak niçin bir problem olsun ki? İşte burada geleneksel tavrın hâlâ etkili olduğundan bahsetmemiz mümkün.
Video oyunları bilimsel niteliği olan dünyada “Sanat mıdır?” şeklinde tartışılırken, evlerde hemen hemen “çocuk işi midir?” sorusundan kurtulabilmiş değil. İşte bundan dolayı bir takım izlemektense oyun oynamak daha ‘boş iş’ olarak düşünülebiliyor. Bu eğlence ihtiyacını oyunlarla karşılayan bireyler için oldukça üzücü pek doğal.
Oyun oynayarak zaman geçiren birisi için, direkt doğruya kırıcı eleştiride bulunmak hakkaten de hoş değil. Bu aşamada anlaşalım. Her insanın boş zamanı oluyor ve tamamımız bu zamanlarımızı çeşitli etkinliklerle dolduruyoruz. Bilhassa insana pek oldukça katkıda bulunabilen video oyunlarıyla zaman geçiren insanları sırf bu yönüyle eleştirmek mevzuya hakkaten de birazcık yobaz bir halde bakmaktır diyebiliriz.
Peki, hangi yönden eleştirilerin haklılık payları gözümüze görünüyor. Ilk olarak oyunlarda boş zamanını tüketen birisi için elbet problem yok. Sadece oyun oynamak için işini enerjisini bir yana bırakmak doğal ki de bir çok insan için hata olabilir. Öteki bir taraftan rekabete dayalı oyunları ele alalım. Bunlar verdikleri hırs duygusuyla günlük hayatımızda uzun saatlerimizi kapatabiliyorlar ve buna karşılık bir ‘deneyim’ edinmiş de olmuyoruz. Normal olarak kariyer hedefleri içinde elektronik sporlara yer veren okurlarımız için bu oyunlarda onlarca saat geçirmek mantıklı olabilir sadece diğerlerimiz için bunu söylemek {hiç de} kolay değil. Dolayısıyla oyunların da ‘fazlası zarar’ diyebiliriz…
Video oyunlarıyla ilgili sizin görüşleriniz neler? League of Legends, Counter-Strike: Global Offensive şeklinde rekabete dayalı oyunları mı tercih ediyorsunuz, yoksa God of War, Last of Us şeklinde öykü temelli oyunları mı? Yorumlarda görüşelim.
Ilk olarak video oyunları terimi üstüne daha net bir halde yaklaşabilmek mühim diyebiliriz. Yalnızca evlatların atari oynadığı seneler oldukça geride kaldı. Bugün torunu olan bir teyzenin mobil oyunlarla zaman geçirmesi de, kızı evlenecek bir amcanın strateji oyunlarında kafa patlatması da oldukça organik. Tüm bu açıklamalarla beraber, kendimize mühim olan sorulardan birisini de yönlendirmeliyiz. Devamlı üretken olmak mümkün müdür? Eğer her gün yataktan kalktığı anda yaratıcılığı zirvede bir halde üretken davranarak uyuyana kadar çalışan birisi var ise, helal olsun. Yorumlarda sırrını bizimle de paylaşırsa oldukça seviniriz. Onun haricinde kalanlarla yazımıza devam edelim.
Devamlı Üretken Olmak İmkânsız
Fazlaca yoğun bir imtihan döneminde olduğumuzu düşünelim, atlatana kadar “İyi çalıştım be!” diyebiliriz. Aynı durum işlerimiz, antrenmanlarımız de ilgilendiriyor. Sadece hayatımızın tamamını aynı stresi omuzlarımızda hissederek geçirme şansımız var mı? Bir noktada contaları patlatmak istemiyorsak, molalarımız olmalı. İşte oyunları bir de bu şekilde ele alalım olur mu?
Kimi insan molasında sıcak bir kahve içip manzaranın tadını çıkartmak ister, kimileriyse bir takım ya da film açıp karşısında pineklemeye bayılır. Bu ölçekte bakarsak bazılarımız da kitap okumaktan keyif alıyor ve bunu deneyim etmek istiyor olabiliriz. Normal olarak oyuncular da güzel hikâyeli bir oyunu deneyim etmek için işin ağırlığı üzerlerinden kalktığında kendilerini bilgisayarın ya da konsolun başına atabilir. Çeşitli etkinliklerle ‘zaman öldürmek’ hepimizin bir alışkanlığıyken oyun oynamak niçin bir problem olsun ki? İşte burada geleneksel tavrın hâlâ etkili olduğundan bahsetmemiz mümkün.
Video oyunları bilimsel niteliği olan dünyada “Sanat mıdır?” şeklinde tartışılırken, evlerde hemen hemen “çocuk işi midir?” sorusundan kurtulabilmiş değil. İşte bundan dolayı bir takım izlemektense oyun oynamak daha ‘boş iş’ olarak düşünülebiliyor. Bu eğlence ihtiyacını oyunlarla karşılayan bireyler için oldukça üzücü pek doğal.
Meydana getirilen Eleştiriler Tamamen Haksız mı?
Oyun oynayarak zaman geçiren birisi için, direkt doğruya kırıcı eleştiride bulunmak hakkaten de hoş değil. Bu aşamada anlaşalım. Her insanın boş zamanı oluyor ve tamamımız bu zamanlarımızı çeşitli etkinliklerle dolduruyoruz. Bilhassa insana pek oldukça katkıda bulunabilen video oyunlarıyla zaman geçiren insanları sırf bu yönüyle eleştirmek mevzuya hakkaten de birazcık yobaz bir halde bakmaktır diyebiliriz.
Peki, hangi yönden eleştirilerin haklılık payları gözümüze görünüyor. Ilk olarak oyunlarda boş zamanını tüketen birisi için elbet problem yok. Sadece oyun oynamak için işini enerjisini bir yana bırakmak doğal ki de bir çok insan için hata olabilir. Öteki bir taraftan rekabete dayalı oyunları ele alalım. Bunlar verdikleri hırs duygusuyla günlük hayatımızda uzun saatlerimizi kapatabiliyorlar ve buna karşılık bir ‘deneyim’ edinmiş de olmuyoruz. Normal olarak kariyer hedefleri içinde elektronik sporlara yer veren okurlarımız için bu oyunlarda onlarca saat geçirmek mantıklı olabilir sadece diğerlerimiz için bunu söylemek {hiç de} kolay değil. Dolayısıyla oyunların da ‘fazlası zarar’ diyebiliriz…
Video oyunlarıyla ilgili sizin görüşleriniz neler? League of Legends, Counter-Strike: Global Offensive şeklinde rekabete dayalı oyunları mı tercih ediyorsunuz, yoksa God of War, Last of Us şeklinde öykü temelli oyunları mı? Yorumlarda görüşelim.