- Katılım
- 14 Mar 2021
- Mesajlar
- 28
- Tepki
- 62
Özgür İrade deneyleri ( Libet Deneyleri ) İle Özgür İrade İlişkisi
herkeze merhaba bu makalemde Libet deneyleri ile özgür irade ilişkisini anlatacağım.
Diyelimki bir yol ayrımına geldiniz bir yön seçmek zorundasınız bu yön hangi yön olurdu? sağ mı ? yoksa sol mu? Peki siz henüz bir seçim yapmadan önce bunun kararı zaten verilmiş olabilir mi ? 1980 li yıllarda Benjamin Libet isimli bilim adamı özgür irade deneyi olarak bilinen bir takım deneyler yapmıştır yaptığı deneylerde bizim tercihlerimizin daha karar bile vermeden önce beynimizde oluştuğunu ima eden sonuçlar elde edildiği söyleniyor. Deneyden çıkan çarpıcı sonuçlar uzun yıllardır kullanılmış ve hayla kullanılmaya devam ediliyor. Hadi size biraz Benjamin Libet in deneyinden bahsedeyim Benjamin libet bir grup denek belirlemiştir ve deneklerin kafasına bir EEG cihazı yerleştirmiştir. EEG cihazı insanların beyin sinyallerini ölçen bir cihazdır. Deneklerin bileklerinede kas hareketlerini ölçen farklı bir cihaz bağlanmıştır. Yapılan bu deneyde deneklerden belirli bir hızda dönen bir saate bakıp parmağını kendi istediği anda oynatması istenmiştir. Deneğin parmağını oynatma eylemi şu iki aşamadan oluşmakta.
1-) Parmağını oynatmaya karar vermek
2-) Parmağını oynatmak
Denekten parmağını oynatmaya karar verdiği anda ekrandaki beneğin pozisyonunu söylemesi istenir. Bu şekilde deneğin parmağını oynatmaya karar verdiği ve sonrasında parmağını oynattığı iki farklı an tespit edilmiş olacaktır. Deneğin başındaki EEG cihazı ile deney esnasında tüm süreç takip edilmiştir ve veriler kaydedilmiştir. Deneğin parmağını kaldırmaya karar verdiği an ile parmağını kaldırdı an arasında 200 ms ( milisaniye ) lik bir süre ölçülmüştür ancak başka birsey çok şaşırtıcı idi çünkü deneğin parmağını kaldırmaya karar verdiği andan yaklaşık 350 ms öncesinde elektriksel bir hareket tespit edilmiştir. Başka bir deyişle denegin parmağını kaldıracağını kendisi karar vermeden 350 ms önce beyinde bilinmeyen bir aktivite tespit ediliyor. Deney defalarca tekrarlanıyor ve sonuç hayla aynı. Bir çok kişi tarafından karar dan önce ölçülen yüksek beyin aktivitesi " biz karar vermeden önce zaten bu karar beyinde veriliyor " şeklinde yorumlanıyor ve böyle yorumlayanlar özgür iradenin olmadığını düşünüyorlar. Daha sonra bu konuda yapılan başka bilimsel araştırmalar da libet deneylerinin aslında hiç bir şekilde güvenilir olmadığı ortaya çıkarmıştır hatta deneyin aksine özgür irademiz olduğunu söyleyen bulgular bile olmuştur. Bir bilimsel araştırma halk arasında popüler olunca daha sonra o araştırmanın hatalı olduğunu gösteren başka araştırmalar genelde eşit derecede popüler olmayı başaramıyor. Bu yüzden günümüzde bile bir çok insan libet deneylerinin özgür irademiz olmadığını göstediğini zannediyor. Aslında dikkatli düşünen insanlar ilk baştan itibaren libet deneylerini güvensiz bulmuşlardır. Çünkü libet deneylerinin gösterdiği tek şey kararımızdan önce beyinde oluşan bir sinyaldi. Bu sinyalin karar verdiğimiz anın bilgisi olduğu ise sadece bir yorumdur. Sonuçta o sinyalin kendisi dile gelip bize tam burda karar veriyorum demiyordu veya onu gösterebilecek bir hareket yapmıyordu. Bir çok bilim insanı ve felsefeci yüksek sinyalin insanın bileğine odaklandığı an olabileceğini söylemiştir. Yani o sinyal bilmediğimiz başka bir sebepten dolayıda oluşuyor olabilirdi ve öyle olduğu anlaşılmıştırda. 2007 yılında bir bilgisayarla libet deneyinin benzeri kurgulanmıştır. Denekler bilgisayar başına geçmişlerdir ve ekrana sürekli farklı cisimler çıkmıştır. Deneklere belirli bir cismi görmeleri durumunda bir tuşa basmaları istenmiştir. Cismi gördüklerinde ve tuşa bastıklarında libet deneylerindeki benzer beyin aktivitesi ölçülmüştür fakat bu deneyde libet deneylerinin göstermediği bir şeyde tespit edilmiştir. Daha cisim ekrana bile çıkmadan öncede o yüksek beyin aktivitesi ölçülmüştür. Bu yüzden ölçülen yüksek beyin aktivitesinin karar vermeye iliskilendirilemeyeceği anlaşılmıştır. 2009 yılında yapılan başka bir denemede yine benzer sonuçlar elde edilmiştir.
Bilekleri oynatmak ve oynamamak üzere 2 eylem birbiriyle kıyaslanmıştır. Bileklerini oynatanlarda bileklerini oynatmayanlara göre karar verme anından daha yüksek bir beyin aktivitesi tespit edilmemiştir. Yani karar vermek ile vermemek arasında hiç bir kayda değer farka rastlanmamıştır. Bu araştırmalardan beyinde bir çeşit arkaplan uğultusu olduğu ve libet deneylerindeki karardan önce yüksek sinyallerinin o arkaplan uğultusu olduğu anlaşılmıştır dolayısıyla libet deneyleri insanların özgür iradesinin olmadığını kanıtlamıyor. Bu tarz deneyler felsefi açıdan da sorunludur. Hayatta aldığımız kararlar siyah beyaz veya sağ sol gibi basit ve ilkel değildir. Mesela bir kişinin tanrı inancı bir tuşa basmak veya basmamak kadar basit midir veya bir kişinin hangi üniversite yi seçeceği yine bir tuşa basmak veya basmamak kadar basit midir? Bu deneyler doğru olsaydı bile özgür irademiz olmadığını kanıtlar mıydı? Hayattaki tercihlerimiz libet deneyindeki gibi basit degilki biz bu deneye dayanarak özgür irademiz olmadığını söyleyebilelim. Libet deneyi doğru olsaydı bile biz bu deneye dayanarak sadece basit seçimleri özgürce yapamıyoruz diyebilirdik. Zihin felsefecisi olan Prof. Eddy Nahmias su şekilde söyler :
"Libet tarzı deneyler özgür irade hakkında yorum yapabilmemiz için yetersizdir. Mesela işten eve arabayla gittiğimizi düşünelim. Hangi kavşakta döneceğimizi belkide hiç düşünmüyoruz bile. Eve giderken yaptığımız kararlar bir çeşit oto.pilot şeklinde gerçekleşiyor ancak bizim eve gitme kararımız bilinçli olarak aldığımız bir karardır ve dolayısıyla kavşağı dönmemiz bilinçli aldığımız karara dayanıyor. Yani bilincimiz ve özgür irademizle bilinçsiz bir süreci aktifleştirmiş oluyoruz bu yüzden bu özgür irademiz olmadığı anlamına gelmez. "
Son olarak özgür iradenin lehine olan bir araştırmadan bahsedelim. 2016 yılında yine libet tarzı bir deney yapılmıştır fakat bu sefer alınan karar ve basma anı arasına yeni bir eylem eklenmiştir. Bu eylem çaymaktır. Bilim insanları bu caymaya " veto " diyorlar. Bu caymaya daha önce alınan kararı reddetmek de denebilir. Denekler karar aldiktan hemen sonra kararlarından caydırılmaya çalışılmış ve bu başarılmıştı. Bu araştırma aslında özgür irademiz olmak zorunda olduğunu kanıtlamıştır zira kararlar daha önce beynimizde alınıyorsa bile onlara müdahale edebildiğimiz için yinede özgür irademiz vardır. Örneğin beynimiz bize sağ yön diyorsa ve biz bundan cayabiliyorsak neden özgür irademiz olmadığını düşünelim ki. Görmüş olduğunuz gibi bilimsel açıdan özgür irademiz olmadığını söylememiz zor.
Eğer gerçekten özgür irademiz olmasaydı dünyadaki bütün hukuk sistemleri anlamsız olurdu. Eğer özgür irademiz yoksa bir katili nasıl yargilayabilirizki? sonuçta hiçbir karar katilin kendi elinde değil. Zaten bu yüzden Dünyanın bütün ülkelerinde bir zanlıyı yargılamadan önce onun akli dengesi yerindemi diye bakılır ve akıl dengesi yerinde değilse genelde cezadan muaf tutulur.
Bu konuyla ilgili bir başka deney örneği ;
Bir grup denekler iki gruba ayrılıyor. Deneklere önce her iki grubada bir metin okutuluyor. İlk gruba özgür irademiz olmadığına dair bir metin okutuluyor. Yani bilim özgür irademiz olmadığını kanıtlamıştır şeklinde , ikinci gruba ise tam tersi yani özgür irademiz olduğuna dair bir metin okutuluyor yani bilim özgür irademiz olduğunu kanıtlamıştır şeklinde. Daha sonra iki grupta bir matematik sınavına giriyor. Bu sınavda deneklerin kopya çekmesine olanak sağlanıyor. Özgür irademiz olmadığına inandırılan kişilerin bulunduğu grupta daha yüksek bir kopya çekme oranı tespit ediliyor. Yine bu deneyin bir benzeri yapılıyor ve bu seferde özgür iradeye inanan ve inanmayan deneklerin yardımseverliğine bakılıyor. Özgür iradeye inanan deneklerin daha yardımsever oldukları tespit ediliyor. Bu deneyde aynı zamanda özgür iradeye inanmayan bireylerin daha agresif davranışlar sergilediğide ortaya çıkmıştır.
Biz bu araştırmalara dayanarak kısacası özgür iradeye inanmak bir kişiyi daha iyi yapabiliyor diyebiliriz ve libet deneyleri " özgür irademizin varlığını net bir şekilde çürütememiştir " şeklinde bir çıkarım yapabiliriz.
herkeze merhaba bu makalemde Libet deneyleri ile özgür irade ilişkisini anlatacağım.
Diyelimki bir yol ayrımına geldiniz bir yön seçmek zorundasınız bu yön hangi yön olurdu? sağ mı ? yoksa sol mu? Peki siz henüz bir seçim yapmadan önce bunun kararı zaten verilmiş olabilir mi ? 1980 li yıllarda Benjamin Libet isimli bilim adamı özgür irade deneyi olarak bilinen bir takım deneyler yapmıştır yaptığı deneylerde bizim tercihlerimizin daha karar bile vermeden önce beynimizde oluştuğunu ima eden sonuçlar elde edildiği söyleniyor. Deneyden çıkan çarpıcı sonuçlar uzun yıllardır kullanılmış ve hayla kullanılmaya devam ediliyor. Hadi size biraz Benjamin Libet in deneyinden bahsedeyim Benjamin libet bir grup denek belirlemiştir ve deneklerin kafasına bir EEG cihazı yerleştirmiştir. EEG cihazı insanların beyin sinyallerini ölçen bir cihazdır. Deneklerin bileklerinede kas hareketlerini ölçen farklı bir cihaz bağlanmıştır. Yapılan bu deneyde deneklerden belirli bir hızda dönen bir saate bakıp parmağını kendi istediği anda oynatması istenmiştir. Deneğin parmağını oynatma eylemi şu iki aşamadan oluşmakta.
1-) Parmağını oynatmaya karar vermek
2-) Parmağını oynatmak
Denekten parmağını oynatmaya karar verdiği anda ekrandaki beneğin pozisyonunu söylemesi istenir. Bu şekilde deneğin parmağını oynatmaya karar verdiği ve sonrasında parmağını oynattığı iki farklı an tespit edilmiş olacaktır. Deneğin başındaki EEG cihazı ile deney esnasında tüm süreç takip edilmiştir ve veriler kaydedilmiştir. Deneğin parmağını kaldırmaya karar verdiği an ile parmağını kaldırdı an arasında 200 ms ( milisaniye ) lik bir süre ölçülmüştür ancak başka birsey çok şaşırtıcı idi çünkü deneğin parmağını kaldırmaya karar verdiği andan yaklaşık 350 ms öncesinde elektriksel bir hareket tespit edilmiştir. Başka bir deyişle denegin parmağını kaldıracağını kendisi karar vermeden 350 ms önce beyinde bilinmeyen bir aktivite tespit ediliyor. Deney defalarca tekrarlanıyor ve sonuç hayla aynı. Bir çok kişi tarafından karar dan önce ölçülen yüksek beyin aktivitesi " biz karar vermeden önce zaten bu karar beyinde veriliyor " şeklinde yorumlanıyor ve böyle yorumlayanlar özgür iradenin olmadığını düşünüyorlar. Daha sonra bu konuda yapılan başka bilimsel araştırmalar da libet deneylerinin aslında hiç bir şekilde güvenilir olmadığı ortaya çıkarmıştır hatta deneyin aksine özgür irademiz olduğunu söyleyen bulgular bile olmuştur. Bir bilimsel araştırma halk arasında popüler olunca daha sonra o araştırmanın hatalı olduğunu gösteren başka araştırmalar genelde eşit derecede popüler olmayı başaramıyor. Bu yüzden günümüzde bile bir çok insan libet deneylerinin özgür irademiz olmadığını göstediğini zannediyor. Aslında dikkatli düşünen insanlar ilk baştan itibaren libet deneylerini güvensiz bulmuşlardır. Çünkü libet deneylerinin gösterdiği tek şey kararımızdan önce beyinde oluşan bir sinyaldi. Bu sinyalin karar verdiğimiz anın bilgisi olduğu ise sadece bir yorumdur. Sonuçta o sinyalin kendisi dile gelip bize tam burda karar veriyorum demiyordu veya onu gösterebilecek bir hareket yapmıyordu. Bir çok bilim insanı ve felsefeci yüksek sinyalin insanın bileğine odaklandığı an olabileceğini söylemiştir. Yani o sinyal bilmediğimiz başka bir sebepten dolayıda oluşuyor olabilirdi ve öyle olduğu anlaşılmıştırda. 2007 yılında bir bilgisayarla libet deneyinin benzeri kurgulanmıştır. Denekler bilgisayar başına geçmişlerdir ve ekrana sürekli farklı cisimler çıkmıştır. Deneklere belirli bir cismi görmeleri durumunda bir tuşa basmaları istenmiştir. Cismi gördüklerinde ve tuşa bastıklarında libet deneylerindeki benzer beyin aktivitesi ölçülmüştür fakat bu deneyde libet deneylerinin göstermediği bir şeyde tespit edilmiştir. Daha cisim ekrana bile çıkmadan öncede o yüksek beyin aktivitesi ölçülmüştür. Bu yüzden ölçülen yüksek beyin aktivitesinin karar vermeye iliskilendirilemeyeceği anlaşılmıştır. 2009 yılında yapılan başka bir denemede yine benzer sonuçlar elde edilmiştir.
Bilekleri oynatmak ve oynamamak üzere 2 eylem birbiriyle kıyaslanmıştır. Bileklerini oynatanlarda bileklerini oynatmayanlara göre karar verme anından daha yüksek bir beyin aktivitesi tespit edilmemiştir. Yani karar vermek ile vermemek arasında hiç bir kayda değer farka rastlanmamıştır. Bu araştırmalardan beyinde bir çeşit arkaplan uğultusu olduğu ve libet deneylerindeki karardan önce yüksek sinyallerinin o arkaplan uğultusu olduğu anlaşılmıştır dolayısıyla libet deneyleri insanların özgür iradesinin olmadığını kanıtlamıyor. Bu tarz deneyler felsefi açıdan da sorunludur. Hayatta aldığımız kararlar siyah beyaz veya sağ sol gibi basit ve ilkel değildir. Mesela bir kişinin tanrı inancı bir tuşa basmak veya basmamak kadar basit midir veya bir kişinin hangi üniversite yi seçeceği yine bir tuşa basmak veya basmamak kadar basit midir? Bu deneyler doğru olsaydı bile özgür irademiz olmadığını kanıtlar mıydı? Hayattaki tercihlerimiz libet deneyindeki gibi basit degilki biz bu deneye dayanarak özgür irademiz olmadığını söyleyebilelim. Libet deneyi doğru olsaydı bile biz bu deneye dayanarak sadece basit seçimleri özgürce yapamıyoruz diyebilirdik. Zihin felsefecisi olan Prof. Eddy Nahmias su şekilde söyler :
"Libet tarzı deneyler özgür irade hakkında yorum yapabilmemiz için yetersizdir. Mesela işten eve arabayla gittiğimizi düşünelim. Hangi kavşakta döneceğimizi belkide hiç düşünmüyoruz bile. Eve giderken yaptığımız kararlar bir çeşit oto.pilot şeklinde gerçekleşiyor ancak bizim eve gitme kararımız bilinçli olarak aldığımız bir karardır ve dolayısıyla kavşağı dönmemiz bilinçli aldığımız karara dayanıyor. Yani bilincimiz ve özgür irademizle bilinçsiz bir süreci aktifleştirmiş oluyoruz bu yüzden bu özgür irademiz olmadığı anlamına gelmez. "
Son olarak özgür iradenin lehine olan bir araştırmadan bahsedelim. 2016 yılında yine libet tarzı bir deney yapılmıştır fakat bu sefer alınan karar ve basma anı arasına yeni bir eylem eklenmiştir. Bu eylem çaymaktır. Bilim insanları bu caymaya " veto " diyorlar. Bu caymaya daha önce alınan kararı reddetmek de denebilir. Denekler karar aldiktan hemen sonra kararlarından caydırılmaya çalışılmış ve bu başarılmıştı. Bu araştırma aslında özgür irademiz olmak zorunda olduğunu kanıtlamıştır zira kararlar daha önce beynimizde alınıyorsa bile onlara müdahale edebildiğimiz için yinede özgür irademiz vardır. Örneğin beynimiz bize sağ yön diyorsa ve biz bundan cayabiliyorsak neden özgür irademiz olmadığını düşünelim ki. Görmüş olduğunuz gibi bilimsel açıdan özgür irademiz olmadığını söylememiz zor.
Eğer gerçekten özgür irademiz olmasaydı dünyadaki bütün hukuk sistemleri anlamsız olurdu. Eğer özgür irademiz yoksa bir katili nasıl yargilayabilirizki? sonuçta hiçbir karar katilin kendi elinde değil. Zaten bu yüzden Dünyanın bütün ülkelerinde bir zanlıyı yargılamadan önce onun akli dengesi yerindemi diye bakılır ve akıl dengesi yerinde değilse genelde cezadan muaf tutulur.
Bu konuyla ilgili bir başka deney örneği ;
Bir grup denekler iki gruba ayrılıyor. Deneklere önce her iki grubada bir metin okutuluyor. İlk gruba özgür irademiz olmadığına dair bir metin okutuluyor. Yani bilim özgür irademiz olmadığını kanıtlamıştır şeklinde , ikinci gruba ise tam tersi yani özgür irademiz olduğuna dair bir metin okutuluyor yani bilim özgür irademiz olduğunu kanıtlamıştır şeklinde. Daha sonra iki grupta bir matematik sınavına giriyor. Bu sınavda deneklerin kopya çekmesine olanak sağlanıyor. Özgür irademiz olmadığına inandırılan kişilerin bulunduğu grupta daha yüksek bir kopya çekme oranı tespit ediliyor. Yine bu deneyin bir benzeri yapılıyor ve bu seferde özgür iradeye inanan ve inanmayan deneklerin yardımseverliğine bakılıyor. Özgür iradeye inanan deneklerin daha yardımsever oldukları tespit ediliyor. Bu deneyde aynı zamanda özgür iradeye inanmayan bireylerin daha agresif davranışlar sergilediğide ortaya çıkmıştır.
Biz bu araştırmalara dayanarak kısacası özgür iradeye inanmak bir kişiyi daha iyi yapabiliyor diyebiliriz ve libet deneyleri " özgür irademizin varlığını net bir şekilde çürütememiştir " şeklinde bir çıkarım yapabiliriz.